drsevilayzorlu@gmail.com
TEL : 0242 316 98 99
Cetad Antalya Bölge Temsilcisi
YEME BOZUKLUKLARI
ANOREKSÄ°A HASTASI MISINIZ?

Kırılgan kızların, erkeklerin beden merkezli dünyasında kayboluÅŸlarının hikâyesi anoreksiya nervosa. Kilo almaktan ölümüne korkmak, sonra da gerçekten ölmek.

EÄŸer kendinizin veya bir yakınınızın Anoreksiya Nervosa hastalığına yakalanmış olabileceÄŸinden kuÅŸkulanıyorsanız, hemen bir hekime baÅŸvurmalısınız. Ancak bu hastalığın belirtilerini çok somut birkaç soruyla kendi kendinize saptamanız da mümkün.

Aşağıdaki testi yapmanız yeterli:

  • YediÄŸiniz miktarı kontrol etmekte zorlanıyor musunuz?
  • Tok olduÄŸunuz zaman kendinizi hasta olarak görüyor musunuz?
  • Yakın bir zamanda kilo kaybettiniz mi (son üç ayda 6-6.5 kilo)?
  • Çok zayıf olduÄŸunuz söylendiÄŸi halde kendinizin ÅŸiÅŸman olduÄŸuna inanıyor musunuz?
  • Yemek yemenin hayatınıza tamamen hakim olduÄŸuna inanıyor musunuz?

Her evet bir puan. Anoreksiya nervosa tanısı için 2 puan yeterlidir.

Tombul, sevimli bir öÄŸrenci kız ya da tüy kadar hafif bir demir lady! Sarkacın iki ucunda gidip gelen hayatların, ağırlıklara endekslenmiÅŸ yaÅŸamların tutsakları olarak yaÅŸadılar ve öldüler. Bir çeÅŸit Foucault Sarkacı gibi mi acaba? Eco’nun dediÄŸi gibi, “…çünkü insan isterse, her zaman, her yerde, her ÅŸeyle her ÅŸey arasında bağıntılar bulur; dünya ansızın, her ÅŸeyin her ÅŸeye yollama yaptığı, her ÅŸeyin her ÅŸeyi açıkladığı bir akrabalıklar ağına dönüÅŸür…”
GeçtiÄŸimiz hafta lüks bir zayıflama kliniÄŸinde 19 yaşında 1,5 ayda 15 kilo birden verince kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Dila; 90 kiloluk gövdesini taşımak istemiyor, güzel gözlerine, harika gülüÅŸüne raÄŸmen sevmiyordu bedenini. Ve yaz tatilini, yaşıtlarıyla gezip eÄŸlenmek, flört etmek yerine gönüllü olarak bir iÅŸkence kampında geçirmeyi tercih etmiÅŸti. Henüz o kadar gençti ki bu gönüllü iÅŸkenceyi adlandırmaktan bile acizdi. Benzer bir duyguyu 30 yıldan uzun bir süre yaÅŸamış olan Leyla AkçaÄŸlılar ile konuÅŸmuÅŸ olsa sonuç farklı olur muydu acaba?..

CEZAM AÇLIK OLDU • Leyla AkçaÄŸlılar, birkaç ay önce verdiÄŸi bir röportajda anoreksiya canavarını tanıyanlara çok tanıdık gelecek öyküsünün baÅŸlangıcını ÅŸöyle anlatmıştı: “Paris’teyken dönemin mankeni Twiggy çok zayıftı. Genç kızlar onun kadar ince olmak istiyordu. Ben de bu eÄŸilimden çok etkilendim. Yememek için kendimi tuttum. Türkiye’deyken ailem tüm yaÅŸamımı kontrol ediyordu. Çok düÅŸkün olduÄŸum babam çok dominanttır. Hiçbir ÅŸeye kendim karar veremiyor, yalnız yapamıyordum. Paris’e tek başıma okumaya gidince, hiç olmazsa bedenimi kontrol edebilme ÅŸansım oldu. Kendimi cezalandırmak istercesine vücudumdan acısını çıkarmaya çalıştım.”

TEHLÄ°KELÄ° OYUNCAK BARBIE • Sussex Üniversitesi’nden Helga Dittmar, Developmental Psychology dergisinde yayınlanan çalışmasında; Barbie bebeklerin aşırı zayıf vücutlarıyla örnek teÅŸkil ettikleri kız çocukların kendi vücutlarından hoÅŸnutsuzluk duymalarına neden olduÄŸunu belirtiyor. “Bu hoÅŸnutsuzluk, çocuÄŸun çok erken bir yaÅŸta vücuduyla didiÅŸmesine ve anoreksiya ya da bulumia nervosa gibi yeme bozukluklarına neden olabiliyor” diyen Dittmar, dünyada her yüz bin kadından ancak bir tanesinin Barbie’lerle empoze edilen vücut formuna bürünebileceÄŸini de ekliyor. Yani, Barbie’yi mutlak güzellik olarak kavrayan her 100 bin kız çocuÄŸunun 99 bin 999’u hayatlarını vücutlarından memnun olmadan sürdürmek zorunda kalıyor.
Aktüel psikoloji Editörü Maruf Beçene Anoreksiya Nervoza ve ÇaÄŸdaÅŸ Ä°nsanın Beden Algısı baÅŸlıklı yazısında ÅŸöyle bir tespit yapıyor: “Anoreksiya modern insanın tüketim alışkanlığıyla iliÅŸkilendirilebilecek bir hastalıktır. Temel ihtiyaçların çok rahat giderilebildiÄŸi ve beslenme sorununun olmadığı bir ailede kiÅŸi psikolojik olarak bir sorun alanı oluÅŸturma gereksinimi duyabilir. Burada sorun olarak muhatap alınabileceÄŸi ve iliÅŸki kurabileceÄŸi en yakın nesne kendi bedenidir. Bu tür vakaların çoÄŸunda toplumsal kabul ile fiziksel görünüm eÅŸdeÄŸer görülür. Kitle iletiÅŸim araçları vasıtasıyla ideal beden ölçüleri yaÅŸamsal bir hedef olarak kiÅŸinin önünde durur. Bu hedefe yaklaşıldığında bu defa oluÅŸturulan ideal bedeni kaybetmemek için farkında olmadan yemek yeme davranışını reddetme devam eder.”

HASTALIÄžIN ADI 17. YÜZYILDAN • Anoreksiya, kendisini “bozuk, ucube” gören kadının kendi bedenine uyguladığı ÅŸiddetin bir göstergesi olarak 1600’lü yıllardan beri bilinirdi. Önceleri “Holy Anoreksiya” yani “Kutsal Anoreksiya” olarak adlandırıldı. O döneme ait vakaların daha çok dinî yayınlarda izleri sürülürken, bu durum, koyu sofuluk, çilecilik, din uÄŸruna dünya zevklerinden vazgeçme anlamında ve özenildiÄŸi görülüyor. Bir tıbbi vaka olarak ilk kayıt ise 1689 yılında Londra’dan. Richard Morton 18 yaşında hastalanan, bütün gıdaları ve ilaçları reddederek 3 ay sonra ölen hastası ile tıbbi literatüre geçen “nervous consumption” adı verdiÄŸi ilk vakayı yayınlamış.
Fransız feminist Simone De Beauvoir’nın “Erkekleri memnun etmeyi hayatlarının birincil hedefi olarak gören kadınlar, kendilerini deforme olmuÅŸ, bozulmuÅŸ görmekten çok rahatsız olurlar” sözünü hatırlamamak mümkün deÄŸil.

BÜYÜMEKTEN KORKUYORUM • “Ben belki de ‘büyümek’ istemiyorum, çocuk kalmak istiyorum, çocuk gibi sevilmek…” Türkiye’de bu konuda birkaç yıl önce yapılmış klinik bir araÅŸtırmaya gönüllü katılmış anoreksiya nervosalı hasta grubundan bir kadının sözleri bunlar. Tanımlanan kadın kalıplarına uyamayan ve uyamayacağını anlayan kadının çocuk kalmayı tercih etmesini çok güzel özetliyor. 2003-2004 yıllarında Dr. Funda Keçeli’nin yürüttüÄŸü araÅŸtırmada yeme bozukluÄŸu olan 34 hasta, normal denek grubuyla karşılaÅŸtırmalı bir çalışmada yer almış. YaÅŸları 18-36 arasında deÄŸiÅŸen gruba ve Funda Keçeli’ye ülkemizde bu konuda yapılan tek bilimsel araÅŸtırmanın sonuçlarını bize aktardıkları için teÅŸekkür ediyoruz…

CANAVARLAR YALNIZ GEZMEZ • Anoreksiyanın bir de kardeÅŸi var: Blumia nervosa. Kontrolsüz, aşırı, hızlı, tıkınırcasına yeme ve hemen ardından yediklerini kusarak çıkarma. Bir hastalıktan ziyade manidar bir metafor gibi durmuyor mu? Binyıllardır kendisine biçilen rollere, sosyal statülere, ikincilliÄŸe razı olan kadına bu kez büyüklüÄŸü hakkında da yeni bir emir geliyor. Bir karışlık bir yer gösterip “Uzayda bundan fazla yer kaplamanız yasaklanmıştır sayın bayan” deniyor. Ä°ÅŸinize gelirse. Bize uygun görülen büyüklüÄŸün üstüne çıkmamıza neden olacak birÅŸeyler yediÄŸimizde hemen çıkarmamız gerekiyor. “Zehirleniyoruz” çünkü. Ben demiyorum bunu. Feminizm de demiyor! Modern psikiyatri ve psikanalizin önemli temsilcilerinden Otto Fenichel “maddesiz zehirlenme” adıyla anıyor Blumia Nervosa’yı.

TANRILAR KURBAN Ä°STER • Åžimdi gelelim bize örnek gösterilen kadınları yaratanlara ve kullananlara. Modacı Hakan Yıldırım “Top modeller zayıf ama saÄŸlıklı” diyor kendisine ‘sıfır beden’ sorulduÄŸunda. “Sıfır beden kavramı tamamen uydurma bir kavram. Sıfır beden diyerek sanırım 34 bedenden bahsediliyor. 34 beden olan biri saÄŸlık beslenerek bu kiloda kalıyor olabilir. Dünyaya baktığımızda top modeller 34 veya 36 beden. SaÄŸlıklı görünüyorlar, ciltleri çok güzel. Hastalıklı bir görüntüye sahip deÄŸiller. Çünkü dengeli ve saÄŸlıklı besleniyorlar… Ben de defilelerimde 34-36 beden mankenlerle çalışmayı tercih ediyorum. Kıyafetler onların üzerinde daha güzel duruyor.”
Manken denen “canlı”nın en az 1.75 boyunda olması gerektiÄŸi bilgisini ve bu boyda bir insanın 34 bedene sığmak için kaç kilo olması gerektiÄŸi hesabını biz yapadururken Hakan Yıldırım’a cevabı dürüst ve cesur bir diÅŸi versin, biz girmeyelim araya… 28 yaşında, Konya’da yaÅŸayan DiÅŸikarga rumuzlu itiraf.com yazarından aktarıyoruz: “Boyum 1.78. Ağır anoreksiya teÅŸhisi ile hastaneye kaldırıldığımda 41 kiloydum. Genelde de ‘blumia’ yani ‘kusma hastalığı’ sonrasında ‘anoreksiya’ya yakalanırsınız. Hızla kilo verdiÄŸiniz halde hâlâ çok kilolu olduÄŸunuzu düÅŸünürsünüz. Saçlarınız dökülür, âdetiniz düzensizleÅŸir, gözlerinizin altı çöker, diÅŸ eti problemleriniz baÅŸlar. Polis kontrollerinde ‘eroin kullanan kiÅŸi’ zannedilir, bu ÅŸekilde damga yersiniz. Hatta bazen nezarete alındığınız bile olur! Cildiniz bozulur. Her ÅŸey midenizi bulandırır. Yatağın altına depoladığınız ve yemediÄŸiniz yiyecekleri gören anneniz üzüntüden aÄŸlama krizleri geçirir. Asla bir doktora görünmek istemezsiniz çünkü sizi ÅŸiÅŸmanlatacağını düÅŸünürsünüz. En önemlisi de, hasta olduÄŸunuzu kabul etmezsiniz. Böbrek yetmezliÄŸi ve mide kanamalarına yol açan hastalığınız sizi zayıflattığı için bu da size nimet gibi gelir. Sürekli mide aÄŸrısı çekersiniz. Her sabah kusarsınız. Ta ki bir gün bayılıp hastaneye kaldırıldığınızda gerçek kafanıza dank eder. Ölmek üzeresinizdir! Ben bunları yaÅŸadım. Åžu anda 50 kiloyum…”

GÜZELLÄ°K GÖRECELÄ°DÄ°R • Amerikan SaÄŸlık dergisi Health Magazine’in 2002 yılında yayınladığı bir araÅŸtırmaya göre; televizyondaki kadın karakterlerin yüzde 32’si normalin altında bir kiloya sahipken, bu karakterleri izleyen Amerikan seyircisinin sadece yüzde 5’lik bir bölümünün kilo sorunu yokmuÅŸ. Amerika’da kadın güzelliÄŸi üzerine bir kitap hazırlayan psikolog Stephen Huey, on milyonlarca saÄŸlıklı kadının, yarışmalar kanalıyla empoze edilen “hastalıklı ideal ölçü” yüzünden kendini kilolu ve çirkin görmeye baÅŸladığını söylüyor.

GÜZELLÄ°K YARIÅž(TIR)MALARI • Johns Hopkins Üniversitesi’nin yaptığı bir araÅŸtırmaya göre 1970 yılından beri ABD’de güzellik kraliçesi seçilen kızların yarısından fazlasının BKE (Beden Kitle Endeksi) 18,5’in altında. Yani Dünya SaÄŸlık Örgütü’nün kriterlerine göre bu kızlar açlık sınırının altında. Normal ölçü ise 20-25 arası.
GeçtiÄŸimiz yıl ülkemizde düzenlenen bir güzellik yarışmanın katılımcılarından birinin bir köÅŸe yazarına gönderdiÄŸi ve yarışmasının hazırlık kampını anlattığı mektup ise bizdeki durumu ortaya koyuyor: “Size Miss Turkey hakkında bazı ÅŸeyler yazmak istiyorum. Güzellerden biriyim. Adımı veremem, çünkü yarışmaya girmeden önce bazı sözleÅŸmeler imzaladık. …Neler çektiÄŸimizi bir Allah bilir, bir de biz… Aç kaldık. Son 3 gün hariç -ki geriye 15 gün kalıyor- aramızda anoreksiya sınırına gelen, 1.76 boy 47 kiloya kadar düÅŸen kızlar vardı. Son güne kadar 45’e düÅŸtüler. O kadar aç kaldık ki, koreografiler aklımıza girmiyor, başımız dönüyordu. Aç olduÄŸumuzu söyleyince kamp görevlileri tarafından azarlanıyor, hakaretlere maruz kalıyorduk. Protein, vitamin hiç bir ÅŸey yiyemiyorduk. DiÅŸlerimiz kanamaya baÅŸladı. O kadar kötü muamele gördük ki, her gün aÄŸlıyorduk.”
Psikiyatrist Kemal Sayar’dan alıntılayarak bitirelim: “Kırılgan kızlar ya terk ediÅŸin soylu dağında bir münzevi olur, ya da hayata bir yerinden katılır ve içlerinde zaman zaman nöbetler halinde dışarı vuran bir sızıyla yaÅŸamayı sürdürürler. ‘YaÅŸamıyor gibi yaÅŸamak’ sanatının ustasıdır onlar. MaÄŸlupların bilgeliÄŸi vardır. Dünyanın maÄŸlupları, dünyayı yerleÅŸmeye deÄŸer bir yer olarak görmeyenlerdir…”

BÄ°R DE ERKEK TANIK • Kurbanlarının yüzde 90’ını genç kızlar ve kadınlar oluÅŸturuyor dedik ama, özellikle eÅŸcinsel ya da bedeniyle önde olan genç erkeklerin de mustarip olduÄŸu bu derdi “UludaÄŸ sözlük”teki bir entry’de Chatin mahlaslı bir arkadaşımızdan öÄŸreniyoruz: “Hayatın ırzına geçmektir aslında. Evet lan tecrübeliyim ki olay budur. Sadece kendinin deÄŸil yakınındakilerin de hayatının ırzına geçmektir aslında. Domates salatalıkla geçen hayat. Hastaneler, tedaviler, tedaviyi reddediÅŸler. En komik yanlarından biri artık yalan bir hayat biçimi olur. HerÅŸey ama herÅŸey için bir yalan vardır. Yalan için bile! Sanıldığı üzere sadece kızlarda olmaz bu erkeklerde de olur. Aslında bir yeme bozukluÄŸundan öte bir fobi. Belki de bir obsesyon olur erkiÅŸide. Er’i gider, kiÅŸi’si kalır. Bir aralar normal olduÄŸun kilolar dahi artık normal gelmez ve bir uyku bir depresyon alır seni götürür uzaklara. Ama hep yalnızlık var sonunda, yalnızlık ömür boyu… Ve girdap gibi içine alır seni, artık dosların coca cola zero ve sigara dır. Ötesinde kendin bile dost deÄŸilsindir. Ve gittikçe kendinden uzaklaşırsın. Seni sen yapanlardan da. En boktan tarafı ise kendindeki anormalliÄŸi görmemek, normal sanılan bir haklılık hissetmedir. Ve inat etmektir yanlışta. Yanlış olduÄŸunu herkesin söylemesine raÄŸmen…”

ANOREKSÄ°YA NERVOSA NEDÄ°R

KiÅŸinin, normal vücut ağırlığını, minimum düzeyde de olsa koruyup sürdürmeyi reddetmesi olarak tanımlanan Anoreksiya Nervosa, vücut ÅŸekli ve büyüklüÄŸünü algılayışta ciddi bir hoÅŸnutsuzluk ve kilo almayla ilgili oluÅŸmuÅŸ yoÄŸun bir korkunun toplamıdır” diye tanımlanıyor. Genellikle Blumia nervosa’nın, yani kontrolsüz yeme ve bilinçli kusma nöbetlerinden oluÅŸan hastalığın da eÅŸlik ettiÄŸi anoreksiya vakalarının ortaya çıkış yaşı yüzde 90 vakada ergenlik dönemindeki kadınlarda görülüyor. Ergen erkeklerde ve yetiÅŸkin kadın ya da erkeklerde pek nadir ortaya çıkan bir hastalık…

“Kilo vermek için beslenme alışkanlığının aşırı bir biçimde denetlenmesine yol açan psikopatalojik davranış bozukluÄŸu” olarak da tanımlanan Anoreksiya Nervosa’nın ortaya çıkması deÄŸilse bile yaygınlaÅŸması ve özellikle kilo konusundaki medya ve kozmetik dünyası telkinleri, erkek bakış açısı ile karşılıklı bir etkileÅŸim halinde ortaya çıkıyor.

ANOREKSÄ°YA HASTASI OLAN ÜNLÜLER:

  • Nicole Richie: GeçtiÄŸimiz aylarda doÄŸum yapan Nicole Richie, birkaç hafta içinde o hastalıklı zayıf görüntüsüne geri döndü.
  • Ana Carolina Reston: Brezilyalı top model. 21 yaşında hayata gözlerini yumduÄŸunda, sadece 39 kiloydu
  • Karen Carpenter: Daha çekici görünmek için su diyetine baÅŸlayıp 17 kilo veren ÅŸarkıcı, öldüÄŸünde 38 kiloydu.
  • Mary-Kate Olsen: Dünyanın en ünlü ikizlerinden biri olan Olsen, hâlâ hastalığıyla mücadele ediyor.
  • Ve aralarında Prenses Diana, Keira Knightley, Kate Bosworth, Nicky Hilton, Lindsay Lohan, Jenna Jameson’ın da olduÄŸu, öyküleri bilinen veya bilinmeyen on binlerce genç kadın…

KAYNAKwww.taraf.com.tr



Web Sitlerimiz: Antalya Terapi Psikiyatri | Antalya Cinsel Terapi | Neo Rezonans Antalya | Sevilay Zorlu